Sivil
toplum örgütlerinin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu geçen gün bir kez daha
anladım. Ben, Lions Kulüp üyesiyim. Lions hayatım, Erol Karabay’ın beni
Sarıgüllük Lions Kulübüne üye adayı olarak davet etmesiyle başladı.
Sarıgüllük Lions Kulüp’de çok güzel
arkadaşlıklar kurmuştuk ve onun ürünü iyi etkinlikler de yapmıştık. Ben,
İstanbul’a gelince zorunlu olarak ayrıldım, Elmadağ Lions Kulübü üyesi oldum.
Süre içerisinde Sarıgüllük Kulübü de kapandı, arkadaşlarım hala kendi
aralarında toplanıp etkinlik yapıyorlar.
Elmadağ Lions Kulübü, daha
doğrusu Lions 118-T bünyesinde bulunan
kulüpler, yüzde doksanın üzerinde olmak üzere kadın üyelerden oluşuyor. Yaş
ortalaması 65 gibi olan üyelerin birçoğu en az bir lisan biliyor ve aktif iş
hayatı geçirdikten sonra emekli olmuş kimseler. Yine büyük çoğunluk 25 senelik
Lions Kulübü üyesi. Yani, iş hayatında aktif olarak çalışırken de üye olmuş
kişiler. Geçmişte de halen de çok güzel etkinliklere imza atmışlar. Bu
etkinliklerden birisi, ekonomik durumu zayıf olan zihinsel engelli çocuklara at
ile terapi yapılabilmesi için destek olmak. Şişli Belediyesinin de aktif olarak
katıldığı bu etkinliğin bir seansına geçen hafta ben de katıldım. Çok hoşuma
gittiği ve yararlı bulduğum için köşeme taşımaya karar verdim.
Göllü Binicilik Riva’da dere
kenarında yapılmış pek güzel bir çiftlik. Riva, İstanbul’un Anadolu yakasında
Karadeniz’e kıyısı olan pek şirin bir köy. Şahane ormanlık alana ve iklime
sahip olan Riva’da çeşitli at çiftlikleri, çiftlikler ve dinlenme tesisleri de
bulunuyor.
At ile tedavinin İngilizce
literatürdeki ismi: Hippotherapy (Hipoterapi diye okunuyor). At yardımı ile
tedavinin geçmişi tarih öncesine gitmesine rağmen, bir terapi adı olarak bugüne
ulaşması 1960 lara dayanıyor. 1960 larda Avusturya, Almanya ve İsviçre’de
psikoterapi ye ek olarak başlatılıyor. 1992 de Amerika’da AHA (Amerikan
Hipoterapi Derneği) kurulup, tedavi şeklini disiplin altına alıp, kurallar
koyuyor.
Tedavi şeklinin başlatılabilmesi
için önce atların eğitilmesi gerekiyor. Nitekim, Göllü Binicilikde de terapi
konusunda eğitilmiş atlar ve onların bakıcıları vardı. Görüp, izlediğim kadarı
ile zihinsel engelli çocuk, ata bindiğinde onun hareketleriyle fiziksel,
duygusal ve sosyal olarak etkilenip, öğreniyor. Yani bir başka deyimle at,
terapist olarak kullanılıp, zihinsel engellinin bazı duyguları bu şekilde
kavraması sağlanıyor.
Peki bu tedavi şeklinden kimler
faydalanabilir? İşte size Göllü biniciliğin sayfasından derlediğim hastalık
çeşitleri: Otizm, MS, inme, öğrenme bozuklukları, görme engelliler, psikolojik
bozukluklara sahip hastalar, ortopedik hastalıklar, içe kapalılık, beyin
yaralanmaları,beyin felci, Dawn sendromu, bazı omurilik hastalıkları olanlar,Cerebral
Palsi (Ateoit tip hariç), Mental Retardasyon, Spina Bfida , Psikomotor gelişim
gerilikleri, postur ve işitme engelliler, ile eğitime gereksinim duyan çocuk ve yetişkinler.
At, engelli bireyi nasıl tedavi
eder? Yine Göllü biniciliğin sayfasına gidiyorum... “Atla terapi, atın
ve binicilik becerilerinin fiziksel, psikolojik, fizyolojik, sosyolojik
etkilerinden faydalanmaktır. Atın üç boyutlu ritmik hareketleri üstündeki
binicinin kaslarını harekete geçirir ve binici içgüdüsel olarak denge kurmaya
çalışır. Böylece vücudun çeşitli noktalarındaki kaslar çalışmaya başlar.
Atla
ilgili etkinlikler fiziksel, zihinsel ve psikolojik uyumsuzluklar yaşayan
engelliler için psiko-sosyal, duyusal, davranışsal gelişim ve fiziksel amacı
taşımakla beraber engellinin seçtiği bu sporda becerilerinin geliştirilmesine
de olanak sağlamaktadır. At, bu amaçlara ulaşılması konusunda kuvvetli bir
motivasyon sağlayıcısıdır.
Atın
çok yönlü hareketi sayesinde kas ve gelişme hastalıkları, omurilik
yaralanmaları, dawn sendromu, otizm, spastizm gibi çeşitli hastalıkların
tedavisinde önemli rol oynamaktadır ve en önemlisi terapi gören binici tedaviyi
oyun gibi algılaktadır.
Atla temas da gergin kas gruplarının
atın vücut ısı ile gevşediği, atın ileri gitmesi, durması ve yön değiştirmesi
ile sinir sisteminin uyarılarak duruş bozukluğunun azaldığı, hareketler ile
dolaşımın hızlandığı, kasılmaların azalması, kişinin kendine güven duyması,
insan dışı bir canlı ile bir şeyler paylaşma, onu kontrol edebilme gibi…
Terapötik amaçlı at binme, psikolojik, duygusal, zihinsel ve sosyal alanlarda özel ihtiyaçları olan
bireylere uygulanan at destekli bir aktivitedir. Bu aktivite çerçevesinde,
diğer bir canlı ile kurulan ilişki ve ortaya çıkan özel bağ, terapi aracı
olarak kullanılır.
·
Atı anlamak ve kontrol etmek için gerekli olan disiplin sorumluluk duygusunu
tetikler ve binicide iş/görev konsantrasyonunu artırır.
·
Bağımsız olarak ata binmek ile bağlantılı olan özgürlük, binicinin kendine
güven ve saygısının artmasına hizmet eder.
· Atın
ileri-geri, yukarı-aşağı ve yanlara dogru ritmik hareketleri binicinin sinir
sistemini harekete geçirir, kişinin dilini daha iyi kullanmasini sağlar,
planlama ve hareket kabiliyetini geliştirir.
· Düzgün
bir vücud duruşu kazandırır.
· At bakımını öğrenir, hayvan ve doğa sevgisini
aşılar.
Evet,
hipoterapinin daha fazla faydaları da var, ancak ben burada bitireceğim.
Bitirmeden şunu yazmak istiyorum: atları, ona binen çocukları
seyrederken, ata binmenin muhteşem bir spor olduğunu gözledim. Ata binmeyi
bilmeyişimizin, atın hayatımızda olmayışının büyük eksiklik olduğunu düşündüm.
Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/p/yazilari.html adresinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder