20 Aralık 2012 Perşembe

Fırat üzerindeki Karkamış

Karkamış kazısı, Türk-İtalyan Arkeoloji gurubu tarafından yapılıyor. Bologna Üniversitesi’nden Nicolo Marchetti kazı başkanı, yardımcısı ise İstanbul Üniversitesi’nden Hasan Peker. Heyette ayrıca Ali ve Belkıs Dinçol, Paolo Matthiae, Turgut H. Zeyrek görev yapıyor. 

Organizasyonda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gaziantep Arkeoloji Müzesi, Çukurova, Gazi ve Nevşehir Üniversiteleri; Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Valiliği, Karkamış Kaymakamlığı da bulunuyor. Finans sponsorları ise, İtalyan Dışişleri Bananlığı, İtalyan Eğitim Bakanlığı, Bologna Üniversitesi ve Dünya Mirası Fonu.
Aşağıda okuyacağınız yazıyı Dr. Marchetti’nin “Fırat Nehri üzerindeki Karkamış” isimli yazısından tercüme ettim. Yazı, Yakındoğu Arkeoloji Dergisi’nin Eylül 2012’de yayınlanan 75. Sayısında yer almış. Okuduğunuz gibi Karkamış kazısında çok kişi ve kurum görev yapıyor. Bütün bu kişi ve kurumları Bologna Üniversitesi’nden Doçent Nicolo Marchetti yönetiyor. 
O kadar mükemmel bir makale yazmış ki tercüme ederken hayran oldum. Karkamış’ın çok önemli bir arkeolojik değeri olduğunu biliyordum. Nitekim İngilizler de geçen 200 yıl boyunca burayı kazmışlar, sırf bu alan için arkeoloji bilen casuslar yetiştirmişler ve götürebildikleri eserleri de British Museum’a taşımışlardı. Ancak, Dr. Marchetti’nin yazısını okuyuncaya kadar, Fırat’ın üzerindeki bu fevkalade arkeolojik mirasın Ortadoğu tarihi/Dünya tarihi açısından önemini kavramamıştım.
FIRAT ÜZERİDEKİ KARKAMIŞ:
Fırat’ın üzerindeki Karkamış’ın yeri 1000 seneden beri unutulmuştu. İncil’de Milattan önce 605’te küçülen ve zayıflayan Asur ordusu ve Mısırlı müttefiklerinin Babilonlu genç kral II. Nebuchadnezzar’a yenildiğinden bahsediliyordu. Daha sonra 1876 da ünlü İngiliz Arkeolog Asur uzmanı George Smith, Nineveh’e giderken Cerablus’un kuzeyindeki görkemli höyük antik Karkamış’a uğradı. 
Karkamış’ın açılımının ne olduğunu bu yazıdan öğrendim. “Kamis tanrısının limanı” demekmiş. Smith, birkaç ay sonra Halep’e dönerken öldü. Taa o zamandan bu zamana kadar Karkamış, bütün generasyonlar boyunca tüm arkeologların rüyarını süsledi. Karkamış’ın örnek oluşturan, Ortadoğu’nun değişken politikaları üzerine kurulan modern tarihini kazabilmek, anlayabilmek arkeologların en fazla yapmak istedikleri görevdi. Karkamış’ın yeniden keşfi için Osmanlı Sultan’ı tarafından 1911’de British Muzeum’a izin verilmişti. 
Ancak Birinci Dünya Savaşı çıkınca kazı durdu. 1920’de kazı yeniden başlatıldı. Ancak bu sefer de Fransız işgal kuvvetleri Karkamış’ta makinalı tüfekler için siperler kazdılar. Fransız işgal kuvvetleri ayrıca bugün bile çıplak gözle görülebilen kale duvarları inşa ettiler. Bu şekilde kazı, muzaffer Türk ordusu ile Fransız işgal kuvvetleri arasında probleme neden oldu. Türkiye-Suriye sınırı demiryolunun kenarından geçiyordu. Almanlar tarafından on yıl önce yapılan yol Karkamış ilçe merkezinin dışından geçiyordu. İşte bu nedenle arkeolojik kazı alanı iki ülke arasında bölüşüldü. Antik höyük Türk ordusunun gözetleme yeri oldu. 
Ve bugün de hala öyledir, o nedenle burada daha fazla arkeolojik çalışma yapılamadı. 1956 yılında Türkiye-Suriye sınırı yeniden çizildi ve bu tarihten sonra sistematik olarak 500 km uzunluğunda ve 300-500 metre genişliğinde bir alana patlayabilir mayın döşendi. 1996 yılında Ottowa’da “mayından arındırılma” antlaşmasını imzalayan Türkiye, tüm alanı mayından temizlemeye başladı. Gaziantepli yetkililere zoru başardıkları için teşekkür ederim. Mayından ilk arındırılan yer, Antik Karkamış kenti olduğunda takvimler 2011 Şubat’ını gösteriyordu.
Karkamış kazı alanı, Fırat nehrinin sağ kıyısında bulunuyor. Burası, geniş Fırat nehrinin en sığ yerlerinin bir araya toplanmasından ortaya çıkmış bir yer. Bölge çok verimli bir alan. Nehir vadisinde bahçecilik çok yaygın ve düz alan, kuru tarım yapmaya uygun arazilerden oluşuyor. Ayrıca, inişli çıkışlı arazide köylüler yaygın olarak koyun keçi yetiştiriyorlar. Alçak kesimlerde otlak ve tarla ürünleri yetiştirilirken tepelik alanlar ağaçlarla kaplı. 
Coğrafik merkeziyeti Karkamış’ın ticaret alanında sürekli varolmasını sağlamıştır. Ticaret, hem doğu, hem batı (Mezopotamya ve Akdeniz), kuzey-güney (Anadolu-Suriye Mezopotamya) arasında yayılmıştır. 2011 Eylül’ünde Türk-İtalyan arkeoloji gurubu kazıyı yeniden başlattı. Bu kazı, uzun süreli olacak. 
Araştırma stratejisi Karkamış’ta seçkin sınıfın yaşadığı alanın ortaya çıkarılması, kentin planının belirlenmesi, asırlar boyu devam eden kültür silsilesi, pejzajının çerçevesini, ve mevcut alanın korunmasını amaçlıyor. Kısacası çalışmalar, Karkamış’ın tüm tarihini ortaya çıkarmaya yönelik olacak.
Türk-İtalyan arkeoloji heyeti, Gaziantep’te 2003 yılından beri çalışıyor. Geç Bronz çağı döneminde yaşam olan Tilmen Höyük ve Taşlı Geçit kazıldı. 2007,2010 yıllarında çevre düzenlemesi yapılarak turistik alan haline getirildi. Şu anda turistlerin ilgi gösterdikleri bir alan oldu.
Yürüme mesafesi Karkamış 90 hektar alana yayılmıştır. Bunun 55 hektarı Türkiye sınırları içerisinde, 35 hektarı Suriye sınırları içerisindedir.
Karkamış’ı yazmaya devam edeceğim.



Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/p/yazilari.html adresinde
WELAJANS Web sitesi çözümleri; Sizin de bir web siteniz olabilir. ->>> htt:// www.sitepaneli.net