12 Temmuz 2012 Perşembe

Ressam Goya


1996 senesinde bir konferans için İspanya’ya gitmiştim. Tam dönerken bir fırsat doğdu, Prado müzesini gezdik. Bahçede Goya heykeli vardı. Prado’nun neredeyse tüm salonları Goya’nın tablolarını ağırlıyorlardı. İçeri basın kartımla girmiştim, İspanyol görevliler benimle pek ilgilenip bilgi vermişlerdi. Verdikleri bilgi daha çok İspanyolca olduğu ve o dönemde bu lisandan hiçbir şey anlamamam nedeni ile çoğu değerli bilgiyi anlamamış, kaçırmıştım.

Türkiye’ye döndükten sonra gazetede okudum,1996 yılı Goya’nın 250. Doğum günü imiş. O nedenle dünyaya dağılmış bütün Goya tablolarını Prado müzesinde toplayıp sergilemişler. Demek ki, İspanyol görevlinin benim anlamadığım, verdiği kıymetli bilgi bu idi herhalde. Kendimi çok şanslı hissetmiş, sevinmiştim. Elime geçen fırsatı iyi kullanmış, müze kapandığı saata kadar, her tabloyu yudum yudum içime çekmiştim adeta. Müzenin hediyelik eşya dükkanında Goya’nın bazı tablolarının reprodüksiyonları satılıyordu. Onların içinden küçük boyutlu olduğu ve ilgimi çektiği için “körebe” isimli tablosundan iki adet satın almıştım. Resimde gözleri bağlı genç bir adam, elele tutuştuğu çeşitli yaşlarda insanlarla bir halka içerisinde dönüyordu. Yani, tam da bizdeki “körebe” oyununu oynuyorlardı. O tablo bana, Akdeniz etrafındaki kültürün anonim olduğunu anlatan çok güzel bir kanıttı.

Goya, zamanının tanığı isimli sergi, Pera müzesinde Temmuz ayının sonuna kadar seyirde kalacak. Çok güzel bir Goya izlenimim olduğu için, havanın aşırı sıcak olmasına rağmen kalkıp gittim. Sergi için bastırılan broşürde Goya’nın sanatı Charles Baudelaire’nin 1868 yılında yazdığı “Estetik Arayışlar” isimli kitabında şöyle anlatılmış: “Goya sık sık da dehşet uyandıran büyük bir sanatçıdır. Cervantes döneminde zirveye ulaşmıştır. Temelde neşeli, şakacı ve yergici bir İspanyoldur. Resimlerine hayvani özellikler edinmiş insan çizgileriyle bütünleşen dehşetengiz bir doğa kavramı eklemiştir.”

Francisco de Goya, Zaragoza’da 30 Mart 1746 yılında Gracia Lucientes ile Tezhip* sanatçısı José Goya’nın dördüncü oğulları olarak dünyaya geldi. Escuelas Pias okulu ile Aragon resminin temellerini öğrendiği ressam José Luzán’ın okuluna devam etti.

Goya, 1775 yılında Santa Bárbara Kraliyet Halı Fabrikasında desen ressamlığına getirildi. 1786 yılında ise kraliyet ressamı oldu. Goya, IV. Carlos döneminde 1799 yılında sarayın başressamı oldu.
Görevleri arasında kral ve kraliçenin portrelerinin yapımı da vardı. Goya’nın ilk portlerinde, hayranı olduğu Velázquez’in etkileri görülürken sonraları daha doğal, canlı kişisel bir anlatıma yönelmiştir. İdealize etmeden, yer yer yergici ve alaycı bir yaklaşımla ele aldığı bu portrelere figürlerin kişisel özelliklerini de yansıtır.
Pera müzsindeki sergide Goya’nın daha ziyade gravür çalışmaları yer alıyor. Goya, 1778’de gravürde söz sahibi olan Velázquez’in eserlerini kopyalarak başlamış bu sanata. 1799 yılında ilk dizisi “Kapriçyolar” ı sergilemiş. Gravür çalışmalarının ikinci serisini ise Zaragoza’da “Savaşın Felaketleri” hazırlayarak başlamış.
Sergide genel olarak, Goya’nın izlediği sanatsal yolun bir rotası çizilmiş. Goya, kendinden önceki üstün resim geleneğinin mirascısı olduğu kadar, modern anlatımların da habercisi, öncüsü... Ressamımız, İspanya ve tüm Avrupa’nın çalkantılı dönemine tanıklık etmiş. Bu nedenle de toplumsal olayları eleştirisel bir bakış açısıyla yansıtmış. Gerçekci, bazen de ürkütücü üslubuyla karanlığın en iyi anlatıcılarından birisi...
Ben sergiyi gezerken, resimleri 10 kadar çocuğa anlatan bir rehber vardı. Resimleri çocuklara, tarihi detaylar da vererek o kadar güzel anlatıyordu ki, bir müddet onu izlemekten kendimi alıkoyamadım. Goya’nın çocuk oyunlarını gösteren, bebek de olmak üzere farklı yaşlardaki çocukların yer aldığı çeşitli tabloları var. Bu tablolar, daha ziyade düşük gelirli ailelerin yalın ayak çocuklarını yansıtıyor. Kıyafetleri yoksul olmasına rağmen, o zamanın İspanyası hakkında bizi fikir sahibi yapıyor. Bu resimlerde ayrıca, Goya’nın karakteri tabloya yansıtma özelliğini çok net görüyorsunuz. Çocukların, kurnaz, munzur veya alaycı tavırları gayet rahat izleniyor.
Goya 82 yaşında öldüğünde arkasında 500 yağlıboya tablo ve duvar resmi, 300 gravür ve yüzlerce desen bıraktı.






*Tezhip: altınla işleme, yaldızlama sanatı



Yazarın diğer yazıları: http://www.ayfertuzcuunsal.com/p/yazilari.html adresinde
WELAJANS Web sitesi çözümleri; Sizin de bir web siteniz olabilir. ->>> htt:// www.sitepaneli.net